Bu pazartesi direk yazlıktan işyerime bağlandım ve erkenden işlerime başlayıp blogumu yazmak için biraz mola verdim.
Küçük bir gecikme yaşadım ama sorun olmadı günaaaaaaaaaaaaaaaydın diye uzatarak ofise girdim müdürlerimin direktörümün ve iş arkadaşlarımın önlerinden resmi geçit şeklinde süzülerek güne başladım. Henüz kimseyle sohbet etmedim ! Çünkü boğazım düğümlü sesim kısık :) yolda yediğim harika tost-ayran sayesinde daha da huzurlu uyuduğum belli olmasın diye hareketli müziklerle sürekli kafa sallıyorum, Türk kahvemin kokusuyla kime fal baktırsam diye düşüncelere dalıyorum :)
4 günlük yazlık tatilimden sonra geri dönüş yaptığım hayatımdan şuan memnun değilim ama özlediğim şeyler de olmuş... Mesela evim, köşe koltuğum ve balkonumu özledim. Şirkette çay-kahve molalarında bahçedeki stand-up gösterilerimi özledim, bide kod adı 'tırtılımı' özledim :)
Sabahlara kadar aile ve arkadaş ortamında yeyip-içip-eğlenen birinin İstanbulun keşmekeşini özlemesine imkan vermiyorum zaten. Hayır gittiğim yerlerde sürekli dans etmek ve uykusuzluktan dinlenemediğim apaçık ortada ama eminim ki herkes için tatil anlayışı biraz da olsa yorularak enerjiyi üstümüzden atmak adına yapılan tatillerdir. Kimisi benim gibi uyumadan ve mideyi hiç boş bırakmadan kimisi ise spor-spa-wellnes ile sağlıklı beslenerek tatilin tadını çıkarır.
Sonunu düşünen kahraman olamazmış ama ben şuanki sakinliğimi fırtına öncesi sessizlik gibi görüp değerlendirmede bulundum. İnşallah hepimizin haftası güzel sakin ve anlayışlı geçsin ve ben boşuna pesimist bir yaklaşım sergilemiş olayım. Para pul aşk meşk zaten daimi isteklerimiz olduğu için tekrarlamaya gerek duymuyorum.
Kafamdan geçen anılar ve şarkılarla işlerime dönüyorum. Sonra neler olduğunu zaten en ayrıntılısından yarın anlatırım...
Günler uzun,biz zaten hep netteyiz, iyi haftalar :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder