Selaaaaaaaaaaaaaaaaaaam :)
Bugün blog için konu bulamadım ama en azından uykulu değilim demek için girdim yazıyorum. Dün yoğun bir ağrı eşliğinde aldığım ilaçlar ve revirdeki kas gevşetici iğne seansımdan sonra eve gönderilip bütün gün uyutuldum. Gece de çok geç yatmadığım için bugün gayet sakin ve dinlenmiş biri olarak ofisteyim.
Bir ara çay almak için mutfağımıza uğradığımda farkettim ki böyle günlerde sadece ne giydiğimi göstermek ve ne yiyeceğimi anlatmak için de blog yazabilirmişim...Zaten ülkemizde blogun varsa yazar, Canonun varsa fotoğrafçı, zengin kocan varsa kesin modacısındır, teorisi beni kesinlikle ilgilendirmiyor. Herzaman, herşeyin sadece bana has olmasını istemişimdir ve en güzel fotoğrafları telefonumdan ve anlık olarak çekerim,kıyafetlerimi kesip-biçip değiştiririm.. Bazı şeylerin profesyonelleştikçe bozulduğuna ve güzelliğini yitirdiğine inanalardanım çünkü..(Ah şu geleneksel yanım) Mesela rahat kıyafetleri tercih ettim bugünkü pantalonumu çalışma arkadaşım Aslı dikmişti. Resimlerimde bile epeyce kullandığım ve üniforma haline getirdiğim, hem kırmızı hem rahat kesimli bu pantalon için kendisine tekrar teşekkür ederim...
Öğlen yemeklerimiz konusuna gelince ise hergün yediğim menü tartışmasız aynıdır. Bol yogurt eşliğinde çorba ve tatlı olmazsa olmazımdır. Salatayla pek işim olmaz yoksa bütün gün kafam çalışmaz :) Enerjisi bol, beni hep ayakta tutacak şeyler tüketmem gerekiyor. Bazen sakinleştirmek için yaseminli çay da veriyorlar hani !
Yani denemek bile istemiyorum ve evimde mutfağımda tencere-tava dahi almadan yaşıyorum. Geceleri meyve ve yoğurt şeklinde süren yaşantı ileride evde kalma riskimi arttırıyor mu orası tartışılır tabi :)
Ozaman;
Bir sonraki konumuzu erkeğin kalbine giden yol midesinden mi geçer başlıklı bir makaleyle tamamlamaya dair söz vermeden huzurlarınızdan ayrılıyorum...
Yarın ruh durumuma göre bir konuyla tekrar görüşürüz :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder